September 3, 2025

Bütün o enerji...

19.08.2025 Bütün o enerjinin en sonda frenlenerek sindirilmiş olması canımı sıkmıyor, dostum. Aklıma geldikçe çektiğim acının bile tanımının “acı” olduğundan emin değilim. Aynı anda sana soru sorasım da geliyor. Hiç sıkılmıyor musun, ölümlü birinin sana anlattığı soyut hikayelerden? Senin yerine kim olsa, bu çerçevelere sıkışmış gezegeni hemen terk ederdi. Misafiri olduğun evlerde masalara çöken ağırlıklar kulağına fazla gürültülü gelmiyor mu mesela? Ben sana bunları fazlasıyla süsleyerek mi anlatıyorum acaba? Bir yandan da ödüm kopuyor, “sıkıldım, gideceğim” itirafını duymamak için uydurduğum şeyleri somutlaştırmaya çalışıyorum. Harcadığım çabanın sıfıra eşit olduğunun farkındayım. Yine de sağ ol. Şu kafamın içindeki hareketli nöronu ben bile yakalayamıyorum. Sanki o kafamın içini aydınlattıkça, bu aydınlılta harekete geçmeyi anlamsız bulan diğer nöronlara yeniliyor. Onları da kınayamıyorum. Kınamak hiç kalemim olmadı gerçi… Mucizelere acıkmış gezegenimizin kendi misafirinden bihaber olması, muhtemelen biz açgözlülerin sürpriz, tesadüf, evrim vs. gibi aslında asılsız tanımlara karşı zaafımızdan doğuyor…ve bizi boğuyor…

***

04.08.2025 Sürekli başkalarının dillerini kullanıyorlar kendilerini ifade etmek için. Onlar çok cahiller, Oliver. Şu saflıkları olmasa, gram çekilmez olurlardı. İnan bana, bildikleri her şeyin yalan olduğunun farkındalar ama hala gerçeği bulup cenneti kazanacaklarına inanıyorlar! Buradan doğuyor iyi niyetleri. Ne kadar da kendi çıkarları için olsa da, iyi niyetli diye geçerler tarihe…Tüm savaşları püskürttüler, etrafa yayılması için ellerinden geleni yaptılar, resmen kazanıyorlar! Hep bu saflıklarıyla yaptırıyorlar bize bunları… Aşınmış medeniyetler bunlar! Canım acayip sıkkın, Oliver! Biz bir b..ka derman olamıyoruz…

***

28.07.2025 İnsanın yüzüne vuran gerçeklerin gücünü düşün! “Canım çekti” diyemeyen kadınların sabrını düşün! Burada biraz parantez açacağım, tek sorunları ne istediklerini bilmemeleri. Oysa cevabı anlasalar, bu kadar ihtiyaç sahibi olmayacaklar. Şimdi burayı geç! Eline silah almış çaresizlerin geleceğine bak sen! Yani yüzünü çevir, bana bak! Bu anlattıklarımı rüyamda görsem tekrarlayamam. Kendimi hep güçlenmek konusunda aciz hissediyorum. Oliver’le öyle değilim mesela… Ona gerçekleri dobra olarak söylüyorum, sana söyleyemiyorum çünkü hikayenin sonunu dinlemeyeceksin! E o da dobra… Bir kalemi kırık daha ne ister! Bir de şu yazarları herkesin kitabın kahramanının kendisi olduğunu düşünen okur ordusu var ya…Keşke söyledikleri gerçek bir trajedi olsa, falan filan…O yüzden mutfaktan oturacağı sandalyeyi başındaki çöp poşetiyle birlikte kapan erkekten de korkmayacaksın! Kadın gibi onların da her zaman tutunacak bir dalı vardır! O da tabii ki, canım çekti diyemeyenlerdir…Deliriyorum. Eğlenceli anlamda. Deliriyorum…

***

27.08.2025 Şu hayatı çarşaf gibi saracaksın! İlla ki, gece gündüz kavga edeceksin şu hayatla! Hoşuna gidiyor bu eğlence! Seni müdhiş bir cesaretle ödüllendiriyor. Sen ne yapıyorsun? Fedakarlık… Sonsuz sevgi… Yorganı yaktıran pire… Bunları istemiyor ki senden hayat! Hayat senden ağaçların köküne inmeni bekliyor, onunla bütünleşmeni ve acıyı yaşayabilmeni istiyor. Derin olmanı ve anlamlı bakmanı mı geliştiriyor, bilmiyorum. Her durum için farklı ödülü vardır! İşte sen hangisini kapacaksın! Sonuçta kapaksız bir kalem de onu mutlu edebilir! Hayat senden sadece yaşamanı istiyor… Yoksa İnsanoğlunun haddi ne Yaşam ağacı diye bir fikir uydursun! Demek ki, Tanrının acısı bir zamanlar onunla birlikte Yaşam Ağacını yetiştirecek ruhların ihanet etmesiyle başlamıştı. O da insanoğlunu akılalmayacak bir yola sürüklemezdi… Şeytanı icat eden! Her neyse… Zaman bileğimize sıkıştırılmış emanettir…


No comments:

Post a Comment