December 21, 2018

Dağıtdım misraları...

Bəlkə gözlərimdən düşən yaşların,
Qədəri yerləri islatmaq imiş,
Ayağım altından sürüşən torpaq,
Düşən hər damlanın günahı imiş...

*************************************


Bir kəlmə kəsəydik, çörək yerinə,

Masamdan söhbətin əskilməsəydi.
Lətifə böləydik, günah yerinə,
İçimi təbəssüm tərk etməsəydi.

*************************************


Qələmim həmdərdim olmayacaqdı,

Bir ömür bir günə sığmayacaqdı.
Sənsizlik səssizlik libasın geyib,
Məni öz-özümdən almayacaqdı.

*************************************


Kaşki bütün bəşəriyyət o şairin olaydı,

Dünya bizim üstümüzdən ağırlığın salaydı,
Qara-qara fikirlərlə qəbir qazan insanı,
Çəmənlikdə çiçək edib qoxusunu yayaydı.

**************************************


Qırılan istəkan qulpunu sormaz,

Çatından axan su dodaq islatmaz,
Mən də düşüncənin hayına qalsam,
Yalnız ürəyimi özgəsi sarmaz...

December 11, 2018

01:23

Bazı geceler vardır, mevsiminden asılı olmadan çok uzar. Anlamsız olduğunu ve seni sıktığını hissedersin. Öyle olmaz aslında, zamanın ömrüne nasıl yansıdığını fark edersin. Önemli bir buluştur. Fakat aklından geçer ya hataların, doğruların, gerçeklerin, yalanların, zannedersin ki, iyisinin de, kötüsünün de darbesini sırtında taşımışsın. Beynindeki nöronlar sabaha kadar çalışmaktan şarjlarını bitirir, sen ise sabah olduğunda anlarsın yorulduğunu. Bütün gece tüm gücünü sırtını görmek için uğraşırsın. Aynaya baksan, onun da ayarı dakik değildir. Bunu çocukluktan beri biliyorsundur. Gel gör ki, bildiklerin sürekli daha fazla bilgiye açtır. Sürekli senden daha fazlasını talep eder ve bir gün buza dönüştüğünü anlar, duygusuz davranışlarını ve odun gibi yaşamayı tercih edersin. Neden mi dersin? Çünkü beynin bir türlü doymadı ki, sıra gönlüne gelsin. Hatta gönlünden çalıp beynine yedirdin. Başka kimseyi de suçlayamazsın. Ama kendi gönlünden çalmak ne kadar zor bir iş, bilir misin? Midenden çalsan, açlık bu kadar uğraştırmaz. Aklından çalsan, cehalet bu kadar uğraştırmaz. Ama aklın için gönlünden çalarsan... Ki çalarsın...Evet...Ne demiştim? 

Bazı geceler tüm damarlarımızdan uzaya yol salacak kadar uzun gibi gelir. Abartılı mı oldu? Konuşmaya başlayan beyninle tek gece geçir, o zaman görüşürüz. Bu konuşan canlı sildiğin hatıraları saklamış; gidenlerin sebebini, bahanesini, mecburiyetini; kalanların duygularını, yalanlarını, yansıtamadıklarını saklamış; seni kendinden korkutan her karanlığı aydınlatmış; sinsice de değil, senden beslenerek, seni vurmak için silahını sana doldurtarak, uykunu elinden almış ve kafanı duvara dayamış. Ne sıkar, ne bırakır. Yine seçimi sana yaptırır. Kendi git-gellerinin bedelini sana ödetir. Ne yaparsan yap, sen bilinçli bir canlısın ve bunun bedelini kolay ödeyeceğini de kimse garanti etmemiş. Tavlamaya çalışırsın, hayattan ne istediğini sorarsın: mutluluk mu? aşk mı? sevgi mi? güç mü? cesaret mi? ne? ne? Ama ağzını açmadan acizliğine ve tekliflerinin saçmalığına önce kendin gülersin. Kalkıp adalet desen, o zaman da bütün oyunu bozarsın. Heyecanı kaçar ve hiç böyle bir şey yaşamamış gibi bilinmezlikte kalırsın. Bu kadar kelimeyi de boşuna dökmüş olursun. Göz yaşı olmayanların, dökecek kanı da olmaz. Sadece sözleri olur... Bir gecede uçurumdan atlamaması için insana merdiven gibi hizmet eder kelimeler. Kimi yükselmek için, kimisi de inmek için kullanır... Ama her kes kullanır. Çürük tahtaları olanlar da var ama. Ne demiştim? Ömre benzer geceler olur... Onu diyordum...''