September 6, 2025

Durum karmakarışık, Oliver!

Acıyı ifade etmek için kullanılan kelimeler takıldı bu aralar süzgeçime, Oliver. Aslında çoğunu yanlış kullanıyorlar, bilerek yada farkında olmadan. Çünkü çoğu yerde bu kelimeler kalabalık teşkil etse de, acıyı ifade etmiyor aslında. Empoze ediyor. Gıcıklık olsun diye parantez açacağım dostum: Yani acıyı karşısındakine olduğu gibi hissettirerek yaşatmak değil amacı, öyle yada böyle merhamet devşirmektir (empati yakalamak vs.). Hemen farklı bir yere atlıyorum. Bağlantı kuracak kadar zeki bir dostsun sonuçta. Masanın köşesinde düşmesine ramakkala bekleyen bir bardağı düşün. Farkedip koltuktan kımıldamazsam, o bardak ya birinin dikkatsizliğin kurbanı olacak, yada yaşamın enerjisine  yenilip düşecek ve paramparça olacak. Bu cümlede “paramparça” acı yansıtsa da, özne “bardak” olduğu için kimse cümledeki acıyı hissetmeyecek. Yani empoze etmiş olduğum hiçbir şey yok. Empati de gerekmiyor. Ama ben sakarlıkta zirve yapmış biri olarak, mutfaktan aldığım bardağı oturma odasına götürürken bile o kısa mesafede hiç kimsenin bunu nasıl becerdiğimi anlamadan kırabilirim. Sonuç olarak, bardak yine paramparça. Hikayenin sorusu ne olmalı şuan kestiremiyorum. Ama bu kadar cümle arasında beni rahatsız eden şey, bardak için bir türlü huzurlu bir yer bulamamış olmam. Ve daha da ürkütücü tarafı  “hayatın kanunu bu” diyip huzurlu bir uyku çekebilen biyolojimin olması… Yani dilde kusur arayışına çıkıp doğamda arıza bulacakmışım gibi ilerliyorum biraz…Bu kalabalıkta beni rahatsız eden şeyin tam olarak ne olduğunu belki sen henüz anlamış değilsin, oysa bütün amacım sana acıyı hissettirmekti. Dur, dostum… Sanırım acı ifade eden kelimelerin neden herkesin olmazsa olmazina dönüştüğünü farketmekteyim…

No comments:

Post a Comment