Yatıyordum ve aklım kalbimi de mutfak gibi
pırıl-pırıl hale getirebilirmiyim diye sordu. Uykum kaçtı. Kalbime indim,
şaşırdım. Ne kadar çok bulaşık varmış! Tabii ki, en son durak sen olunca, önce
senden başladım ve seni bi tanıyayım dedim. Kimdin Sen?
Hayatın beni koşturup koşturup
yorduğunu düşündüğüm bir zamanda yürüme
gücü bulduğum bir yoldun diye bilirim. Seni sadece yürümüyordum, bastığım her
karışının içeriğini öğreniyordum. O kadar iyi öğrendim ki, seni, bir de baktım
bu yolun da sonuna gelmişim. Sen beni başka yolun başlanğıcına kadar kovup yeni
yolcuları hayran etmeye başlamışsın. En çok senin de beni güzelliklerle de
olsa, sonunda "postaladığına" üzüldüm. Kırıldım. Gururuma yediremedim
ya! Kabullenemedim! Kabullenememek ilk bulaşık bardağımdı. Sonra yeni yolun
başlangıcında yürümedim, öylece durup geriye baktım, sana baktım, yeni yolcuya
baktım, hiç sana yakıştıramadım onu, inan! Yakıştıramadım. Bu da ikinci
bulaşığımdı. Kendimi o yolcunun geçerken gözlemlemeyi unuttuğu anılarda buldum,
basarken hiç bir özel duygular yaşamadığı toprağın içeriğinde buldum, yürürken
yuttuğu havanın farkına varmadığı hayatiliğinde buldum. Kendimi geçmişte
buldum. Bu da diğer bulaşıklardandı. Sonra sana doğru, yani geriye adım atmak
istedim. Gözükmeyen bi' duvara çarptım. Bir daha denedim, yine çarptım. Sana
bir türlü ulaşamayınca, o duvarın gurur olduğunu anladım. Gurur insanı
cesaretsiz yapar. Ama ben gururun beni senden koruduğunu düşündüm. Çünkü o an
geri dönseydim, döne bilseydim, yeni başlayacağım yolda karşıma çıkacak ve bana
olan sevgisini tüm varlığıyla kanıtlayacak birine rastlamaz, onun sevgisinden
gıdalanıp, ondan tüm hisslerini koparıp, onu kendimden uzaklaştırıp yeniden
sana dönmek için gururu atlatacak bir cesaret almazdım. O adama rastladım ve bu
cesareti ondan çaldım. O sevgi dolu insanı sana geri dönmek için öldürdüm.En
büyük bulaşık tabağımdı bu. Sonra ne olduğunu bilmek istermisin? Tabii ki,
istersin. Böylece kendine olan sevgin ve güvenin daha da artıyor ya! Sonra ben
yine o duvara çarptım ve anladım ki, bu gururla hiç bir zaman baş edemeyeceğim.
Susturdu beni. Yorgun düştüm. Ağlamak için hüzünlü tüm şarkıları dinledim. Göz
yaşlarımı da kendi duvarını yaparken kurutmuşdu gurur. Yıkılacağım diye
düşündüm. Aklım eğlenceye meyletti. Yüreğim de meyletmiş olunca, kendimi
kaybetme cesaretine kavuştum. En büyük bulaşıkların biriktiği gün işte, o
gündür!
Evet! Baksana! Bir tek senle bu kadar bulaşık
birikti kalbimde. Hayatın diğer yollarından geçerken bulaştırdığım eşyalar
nasıl olacak peki? Onları kime anlatacağım? Arkadaşlardan, ailemden, iş
hayatımdan falan... Sen dinlermisin? Hayr, dinlemezsin. Dinlesen de duymazsın
zaten. Biz seninle çok benziyoruz. Hiç kendimizle ilgisi olmayan konuları
dinlemekten zevk almayız. Tabiat "İnsanlık" tohumundan içimize
atmamış her halde, o yüzden birimiz diğerimizle imtahan ediliyor.
Seni çok özledim. Bak ya! Aklımı da
bulaşıklara boğdun. Kalbimi arıtıyım derken... Seni çok özledim... Dur! Ne
yapıyorsun?! Ben bu kadar kirin ağırlığını nasıl taşırım? Dur, lütfen! Çek git!
Hiç değilse, aklımı rahat bırak. Seni çok özledim.... Ya...
No comments:
Post a Comment