June 28, 2025

Merhaba Dostum!

Ölümüne yaşıyoruz şu hayatı, Oliverciğim! Yani ölüme varana kadar. Şu parantez açmaları hiç sevmem, ama şu yaşama bakar mısın? Mutluluktan mı, mutsuzluktan mı dersin, kalbimiz durabiliyor. Ağır tazyikli bir mutluluk o göğüs kafesine darbesini indirince, kalp yılların acısını bir anda nereye kaldıracağını bilemeden durabiliyor. Yada hiç o kafese uğramayan mutluluğun hasretiyle nasıl başedeceğini bilemeyen kalp yine durabiliyor. Çünkü biz yıllarımızı ölüm için harcıyoruz. Ve tabii ki, onlar bize haktan bahsederken anlamayacağız. Yaşadığımız şeyin ismini başkalarından duyacak halimiz yok ya! Biraz eğlenelim dedim, o kadar… Uluslararası Batı cephesi… Omuzlarını testereyle ayıran Doğu cephesi… Hepsinin savaşında kaybolan İnsanlığın yasını tutan bir avuç insan…Elimde değil, onları düşünmeden edemiyorum. Tanrı’nın uğradığı ihanetlerin muhasebecisine dönüşüyorum. Ölmeden önce son şakam bu olsun. Sonra dahaçok şey paylaşacağım seninle… Nehir balıkları komployu çözüp oltaya gelmeyince elektriği işe nasıl alet ettiklerini anlatacağım sana mesela… Kuzenlerim mahallemizden akan nehirden ilk kez büyük balık yakaladılar… Oltayla tabii. Bana uzattı kuzenim ve leğene atmamı istedi. Yüzünde anlatamayacağım bir gurur tecessüm etmişti. Ben de hep onlarla balık yakalama macerasına koştuğum için onlar kadar sevinçliydim. O zaman son bir kez nehir suyuna veda etsin diyip avuçlarımı suya uzattım. Kuzenim beni uyarmaya fırsat bulmadan o balık avuçlarımın arasından kayıp gitmişti. O gün bugündür tam olarak mutluluğun ne olduğunu çözemiyorum. Bir çoklarının açısından düşünürken kapana düşmüş gibiyim. Yani dostum, ölümüne yaşıyoruz derken, biraz eğlenelim dedim… Söğüt ağaçları çiçek açar mı? Bak bunu hiç sorgulamamıştım… Seni oraya yerleştirdiğime göre cevabı da sen verirsin artık…

No comments:

Post a Comment