July 9, 2025

Elveda, Oliver!

09.07.2025 Doğal afetlerin insanoğlu tarafından inşa edilen binalar konusunda hiç seçici davrandığına
denk gelmedim. Hepsine aynı davrandılar. Yok efendim şu Barok’tur buna dokunmayayım, şu High tech’tir şuna dokunmayayım, geçmiştir, bugündür demeden hepsine dokunurlar. Tabii dayanıklı olanlar ayakta kalır, hayatta kalır. Gel zaman git zaman onlar da aşınırlar en son illa ki, zamana yenik düşerler. Zaman da bir doğal afet midir acaba, Oliver? Sakın bana Mısır piramitleriyle gelme… O olay farklı… Entrika içeriyor. Netlik yok… Her neyse. Bruce Lee’nin neden su gibi olmayı önerdiğini anlıyorum. Su dürüsttür. Hangi formun içine girerse girsin, su kendini belli eder. Nasıl mı? Dürüst olmasa, kendi içine gömdüğü şehirlerleri görmemizi sağlar mıydı? Uyarıyor, haddini bil diyor ve sana plajlarda yine de gülümsüyor. Sen anlamayan taraf olduğunda göre sana parantez açarak anlatmasına gerek yok. Bıraktığı işaretleri okuyamayan taraf olduğuna göre seni korumasına da gerek yok. Hani sadece buralarda dolaş beni taşırma gibisinden ufak tefek mesajlar veriyor mesela. Kısacası, dostum, sanırım seninle vedalaşma zamanım geldi. Sana bu dünyayla ilgili anlatacak hiç bir şeyim kalmadı. Varsa da analizini bıraktım. Nedenini asla paylaşmayacağım. O kısmı edebiyat değil. Ama kendini imha eden bir yazar olabilirim. Yazar dahi olmadan. Gerçi bunun devamını daha argo bitirmem gerekirdi, ama şikayete girer. Ah, dostum, seninle espri yapmak da güzeldi. En azından gülüp gülmediğini farketmiyordum. Sana göre önemli, bana göre önemli, suya göre önemsiz, depreme göre önemsiz, zamana göre çöp… Açıyı yakaladın, değil mi dostum? Elveda…

July 8, 2025

Selam, Dostum!


02.07.2025 Cinayetlerin sebebini buldum! İnanacaksın bana, Oliver. Şu üretmiş oldukları “çalışkanlık” kelimesinin nasıl üzerlerinde şaşkınlık  yarattığını bir görsen! En iyisi de, en kötüsü de şaşkınlık yaratmak, çalışkan olduğunu ıspatlamak peşinde bunların. Böylece, kaos yaranıyor. Oysa birbirine karışan sadece iki güç var. Niye kollar üretiyorsunuz? Böylece, yaşanıyor tüm cinayetler. Her kes birbirinin mutluluğuna elini uzatmaya başlıyor! Mutluluk demek masumiyetle birlikte çıktı meydana. Tansiyon dinmedi. Pıhtı da atınca…Biz bu dünyadan ne istiyoruz, Oliverciğim? Benim gözlemci arkadaşım! Tanrı seni kutsasın! Bu kız yine saçmalamaya başladı diyecekler. Sanki beni hiç tanımıyorlar! Yıllarım onları araştırmakla geçti. Hangisi neyini kullanır? Hangisinin saklı güçleri var? Hangisiyle birlikte dibe batıp çıkar? Haklarında bu kadar bilgi biriktirdiğim, oysa hiç kullandım mı? Neden kullanmadım? Burda masumiyet giriyor işte devreye! Bahsettiiğim o mutluluk! Ters giderse, acaip bir mutsuzluk olabilir. Bak dostum, burda da çalışkanlık devreye giriyor! Sanatıma el uzatıyorlar mutsuz etmek için. Oysa edebiyat asılmak korkusu olmayanlardan doğmuştur… Aynı zamanda medeniyet de doğmuş… Şu para bönkörleri mahsumları çok hafife alıyorlar! Biz intakamı da sevgiyle alırız. Haysiyetini kazısan da, özüne sıkıca sarılan o eski köklerdeniz… Başımızın üzerinde hep duman var farkında mısın? Her halde dostum! Sen dünyanın sonuna gelmişsin! Kıyameti göreceksin!