09.07.2025 Doğal afetlerin insanoğlu tarafından inşa edilen binalar konusunda hiç seçici davrandığına
denk gelmedim. Hepsine aynı davrandılar. Yok efendim şu Barok’tur buna dokunmayayım, şu High tech’tir şuna dokunmayayım, geçmiştir, bugündür demeden hepsine dokunurlar. Tabii dayanıklı olanlar ayakta kalır, hayatta kalır. Gel zaman git zaman onlar da aşınırlar en son illa ki, zamana yenik düşerler. Zaman da bir doğal afet midir acaba, Oliver? Sakın bana Mısır piramitleriyle gelme… O olay farklı… Entrika içeriyor. Netlik yok… Her neyse. Bruce Lee’nin neden su gibi olmayı önerdiğini anlıyorum. Su dürüsttür. Hangi formun içine girerse girsin, su kendini belli eder. Nasıl mı? Dürüst olmasa, kendi içine gömdüğü şehirlerleri görmemizi sağlar mıydı? Uyarıyor, haddini bil diyor ve sana plajlarda yine de gülümsüyor. Sen anlamayan taraf olduğunda göre sana parantez açarak anlatmasına gerek yok. Bıraktığı işaretleri okuyamayan taraf olduğuna göre seni korumasına da gerek yok. Hani sadece buralarda dolaş beni taşırma gibisinden ufak tefek mesajlar veriyor mesela. Kısacası, dostum, sanırım seninle vedalaşma zamanım geldi. Sana bu dünyayla ilgili anlatacak hiç bir şeyim kalmadı. Varsa da analizini bıraktım. Nedenini asla paylaşmayacağım. O kısmı edebiyat değil. Ama kendini imha eden bir yazar olabilirim. Yazar dahi olmadan. Gerçi bunun devamını daha argo bitirmem gerekirdi, ama şikayete girer. Ah, dostum, seninle espri yapmak da güzeldi. En azından gülüp gülmediğini farketmiyordum. Sana göre önemli, bana göre önemli, suya göre önemsiz, depreme göre önemsiz, zamana göre çöp… Açıyı yakaladın, değil mi dostum? Elveda…